“Büyüyünce ne olacaksın?”. Bu soruyu küçüklüğümüzden bu yana hep işittik. Kimi zaman akrabalarımızdan,kimi zaman ailemizden, kimi zaman öğretmenlerimizden, kimi zamanda komşu ve arkadaşlarımızdan. Peki bu soruya maruz kalma sebebimiz neydi? Çevremizdekilerin bizim için gelecek endişesi mi, yoksa hedeflerimizin büyüklüğünü ölçme hareketi mi?Bu sorular artabilir de.Hedef ölçme içinse sorun yok ama gelecek endişesi ise işler biraz daha değişiyor sanki…
Özellikle de gelecek endişesi taşıyan aileler çocuklarının bir an önce garanti bir işe(devlet memurluğu gibi) girip hayatlarını garanti altına almaları için yönlendiriyorlar. Hatta planlar bile yapabiliyorlar. Bazen bu birey içinde kulağa hoş geliyor. Sonrasında onun için planlanan gelecek kaçınılmaz oluyor ve düşündüklerini bir süre daha rafa kaldırmak durumunda kalıyor. Sonuç nereye bağlanıyor derseniz çevrenizdekiler,yakınlarınız lisans mezunundan öteye gitmiyor,çıta hep aynı yerde kalıyor.Sonraki nesillerde de bu çıta yükselmedikçe farklılık sıradanlık olmuş oluyor.
Unutulmaması gerek nokta tüm bu beklentilere cevap verecek hamleyi yaparken kendi istediğimizi yapmak,farklı olabilmeyi,örnek olabilmeyi,bu yolda giderken zorlukların her zaman olacağını unutmamak ve buna göre hareket etmek galiba.Sonuçlar ne kadar olumsuz da olsa ne kaybedebilir ki insan Kaybedenler Kulübü filmindeki kaan karakterinin de dediği gibi “Ölümün olduğu bir yerde daha ciddi ne olabilir ki…?”
Leave a Reply